kalu belada duydum sesini ben o gündür seni ararım
o gündür seni ararım ayaklanmaların ilk kargışlarında
bir eskimiş saat bekler çıkmaz sokaklarda, ıssız bulvarlarda
sana ne söyleyeyim karakara odalarda içim buruk bile değil
bilmem uyuyakalır mısın yaz akşamları tahta iskemleler toplanırken
bilmem, istemem bilmeyi ellerinin yumuşaklığını aklının mavi rengini
kan oturmuş uzuvlarım var gözlerim var görülmedik sen bilmezsin
kırık kalmış selamlarım, pazar yıkanmalarım, yapılmamış ödevlerim
kaçıp uzak koyakların yaprak kokularını bulsam da hep aynı yerdeyim
ölü bir dostun son bakışına mı benziyorsun, acı gibi değil, değil matem gibi
dönüp dönüp seni buluyorum sanki hep senden korktum hep sevdim seni
sanki sözlerin altın varaklı kitaplarda çoğaldı açık yeşil torbalarda saklandı
sanki kün dedin bu sokaklar o yüzden boş bu oda ondan dağınık
sinsi kâbuslar tutarken elimden bilmecesini cevaplardım istiharelerin
ah ben ne çok severdim yağ kutularından fışkıran fesleğenleri
açıl derdim kapılara ve açılırlardı beni dışarıda bırakarak her seferinde
şiirler okurdum hiçbir dilde yazılmamış, âşık olunmamış kadınlar severdim
intiharla biten romanlar alırdım, anlardım ölümün sevgili bir sayvan olduğunu
köleler gölgeleri özlerdi, ben utanırdım sana biriktirdiklerimden
gel de al bu kesilmiş saçlarımı saçılmış uykularımı bitmemiş şiirlerimi
sen ol dersin ve olur, dolar sokaklar taze kokular yükselir karakara odalardan
Faris Kuseyri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder