Biraz önce, cep telefonuma, turkcell-im’den mesaj geldi. Vay efendim neymiş, BEN yazacakmışım da, vay efendim, bilmem hangi numaraya gönderecekmişim de, beni arayanlar, vay efendim, Kenan Doğulu’dan, BAŞ HARFİ BEN’i dinleyeceklermiş, vay efendim. Evet, vay efendim. Senelerdir BEN yazıyorum, BEN yaz diyor bana. Tabi mesajı kime gönderdiğinizden haberiniz yok. Ayrıca Kenan Doğulu, senelerdir BEN yazıyorum, bir kez olsun beni aramış mı, bi halimi hatırımı sormuş mu. Şimdi ben Kenan Doğulu’ya jest yapayım, beni arayanlar şarkısını dinlesin, reklamı olsun. Ben 16 kontöründe değilim. Kontördür bu. Ayrıca Kenan Doğulu dinleyen bir insan değilim ki, Kenan Doğulu’yu paylaşmak isteyeyim. Müzisyen insandır, saygı duyarım, orası ayrı.• Bir de, hani ben böyle BEN yazıyorum, ben aşağı, ben yukarı, ben ben ben ben. Sanılabilir ki, normal hayatımda da, egom olmadan asla. Böyle bir şey yok. Evet egom olmadan asla, ama yerine göre. Yerine göre, bendeki ego kimsede yok. Bendeki egoyla kimsenin egosu yarışamaz. Yüce rabbim öyle bir ego vermiş. Ama yerine göre. Yer önemlidir. Normal hayatımda böyle bir insan değilim. Kendimi anlatmayı sevmem. Kim olduğumu, insanların bilmesini istemem. Benim, hiç abartmıyorum, senelerdir, arkadaşlık kurduğum arkadaşlarım, (arkadaşlık kurduğum arkadaşlarım), günün birinde, lan sen Alpay değilmişsin diyebiliyorlar bana. Alpay Erdem’mişsin sen diyorlar. Şu benim hep okuduğum, zaman zaman güldüğüm, özellikle İsmail Hasta Ruh’un hastasıyım, (bknz; Lombak), zaman zaman sinir olduğum, Alpay Erdem’mişsin lan sen diyorlar. Niye sakladın lan bizden Alpay Erdem olduğunu diyorlar. Saklamadım ki, gerek görmedim, söylemedim. Hem ben sevmiyorum ki Alpay Erdem’i. Tiksiniyorum hatta. Ne yapacaksın Alpay Erdem’i. Kendisi sanatçı bir insan, sanatçıdan arkadaş olur mu. Çok cins. Alpay iyidir ama. Alpay sizden bizden biri. Alpay seninle her ortama gelir. Ama Alpay Erdem gelmez. Alpay Erdem’in bir üretim sancısı tuttuğu zaman, kralını tanımaz. Her gün regl olur. Böyle bir arkadaşın olsun ister misin. Depresif, huysuz, tatminsiz, küfür etmek de istemiyorum, şerefsizin tekidir. Ne yapacaksın Alpay Erdem’i. Ne güzel takılıyoruz işte. Bırak Alpay iyidir. Kalender çocuktur. Temiz bir insandır. Güleryüzlü, neşelidir. İyi bir ailenin çocuğudur. Başın sıkışsa, bir Alo’ya bakar, koşa koşa gelir. Ama Alpay Erdem gelmez. Alpay Erdem’in umrunda olmazsın. Alpay Erdem, .rosbunun çocuğudur. Ölsen su vermez sana. Çok pis bir insandır. Benim hâlâ, Alpay Erdem olduğumu, bilmeyen arkadaşlarım var. Sıklıkla görüşüyoruz, bir yerlere gidiyoruz. Onu geç, Özlem’im daha yeni öğrendi benim Alpay Erdem olduğumu. Dayanamadım, söyledim artık. Bana ne dese beğenirsiniz. “Öğrencilerim çok seviyor seni”. Bu mudur yani! Bu mudur! • İleride, çook çok çok ileride, almak istediğim bir ödül var. Ömür Boyu Haşarı Ödülü. Bana bu ödülü versinler, benden kralı olmaz.• Senden gocuğum olsun istiyorum, gocuk alsana bana.• 3 puanı 3 golle almak yasaklansın.• Kalabalıklar içinde yalnız kalmanın cezası, 5 yıl hapis olsun.• Cim Keri’nin, abartılı oyunundan şikayet etmek, toplum nazarında, en büyük ayıp olsun. Cezası, recm olsun. En sinir olduğum şey. Bişey bulamıyolar, abartılı oyun, bu nedir ya.• Eşlerin, evlilik müessesesi çatısı altında, bir süre sonra, birbirlerini tanıyamamaları, dünyanın en büyük suçu olsun. Cezası da ona göre çok büyük olsun, artık orasını ben bilemem.• Tüm Müslüman aleminin, Ramazan ayı kutlu olsun. Allah sıhhat neşe versin. Versin vermesine de, Ramazan gelende, aklıma hep bir arkadaşım gelir. Yani arkadaş derken, mecburiyetten arkadaş. Vardır ya böyle arkadaşlarımız. Mecbur olduğumuz için. Mecburiyet ortadan kalkar kalkmaz, o arkadaşları, anılarımıza gömmek, ilk işimiz olur. Ama işte anılar. Coşkun Sabah ne yapıyor acaba. Ne diyordum, bir şey de diyemedik ya neyse. İftar vakti, dışarıdayız, pide alınmış, mis gibi kokuyor, bu mis gibi kokuya bir kedi geldi, miyaav miyav, ucundan azıcık da o istiyor, kim bilir kaç zamandır oruç tutuyor, koktu çünkü, öyle bişey vardır ya, hani koktu derler, zorla ikram ederler, çünkü bizim halkımız, dünyanın en güzel halkıdır, küçücük gülümseyişlerle kalplerimizi ısıtır, mecburiyetten arkadaş, pideyi, düürdü dürdü, dürüm yaptı düre düre, ben zannediyorum, dürdüğünden, koparıp da verecek, kediye baktı, kusura bakma ben senden daha açım dedi, ve dürdüğü koca pideyi, olancasıyla ağzına götürdü, yedi de yedi arkadaş. Gözlerime inanamadım. Yani oruç tutmak bu mu demektir. Niye oruç tutuyoruz, niye aç kalıyoruz. Açın halinden anlayalım diye değil mi. Felsefesi bu değil midir. Sevap mıdır yani bunu anlamadan oruç tutmak. Ulan çok sinirlendim. İşte bu tip insanlar, Allah’ın, açlıkla dahi, terbiye edemediği insanlardır. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin diye bir laf vardır. Çok doğru bir laftır. Terbiyesiz insanlardır bu tip insanlar. Tüylerim diken diken oldu. Hayvan sevmez, insan sevmez, doğa sevmez, sevmez oğlu sevmezlerdir bunlar. Kedi. Aç bırakmadık tabi. Lan dağıldım ya. Vallahi dağıldım. Aaaa. • Son olarak şunu söyleyeyim ki, yoğurt kaplarından falan olan saksıları severim. Güzel bir duygusu var onların. Dışarıdan, para verilip de alınan saksıları sevmem. Bazen, ev hediyesi falan diye, saksıda çiçek getiriyorlar. Onlar gider gitmez, saksıyı atıyor, çiçeği, bir yoğurt kabı olur, ne bileyim, bir dondurma kabı olur, bu tür şeyler yani, ruhum ancak huzura eriyor. Sevgilerimle efendim, kendinize iyi bakın.
Alpay Erdem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder