Faris Kuseyri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Faris Kuseyri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ekim 2011 Cumartesi

Gazel

her doğan ölüyor benim için mi bozacak tanrı kaidesini
ama her ölümlü duymuyor bir dem olsun ne yazık sesini

güya bir solukta iyileştirmişler hastaları oku da inanma
inanma ben de inanmam hiçbiri duymadı ki senin nefesini

mağmanın soğumasından biliyorlar toprağı ve hayatı
açıp da görmediler duyup da bilmediler ki göğüs kafesini

hartaları yalancı, sanıyorlar ki maviler nehirdir yeşiller orman
orman sözlerindir nehir aklındır bir ben biliyorum o güneş ülkesini

koca tanrı yaptı da yoruldu altı günde önce gök sonra yer
yedinci günde sen doğdun hadi çözsünler bu mısraın bilmecesini

nereye gider ruhları son anlarında dönerler mi hep dönülen yere
senin etrafında toplanırlar seni severler bilmeseler de elest meclisini

bilmem ne zaman fethettiler peyk-i arzı hangi yıldızlara gittiler
ama bilirim ki hiçbiri görmedi kâinatın sana sakladığı busesini

sen bildin sen ol dedin sen yaptın seninle başladı seninle bitecek
madem ki görünsün istedin güzelliğin, o hatırlatır, sen de unutma farisini


Faris Kuseyri

Kün

kün

kalu belada duydum sesini ben o gündür seni ararım
o gündür seni ararım ayaklanmaların ilk kargışlarında
bir eskimiş saat bekler çıkmaz sokaklarda, ıssız bulvarlarda
sana ne söyleyeyim karakara odalarda içim buruk bile değil
bilmem uyuyakalır mısın yaz akşamları tahta iskemleler toplanırken
bilmem, istemem bilmeyi ellerinin yumuşaklığını aklının mavi rengini

kan oturmuş uzuvlarım var gözlerim var görülmedik sen bilmezsin
kırık kalmış selamlarım, pazar yıkanmalarım, yapılmamış ödevlerim
kaçıp uzak koyakların yaprak kokularını bulsam da hep aynı yerdeyim
ölü bir dostun son bakışına mı benziyorsun, acı gibi değil, değil matem gibi
dönüp dönüp seni buluyorum sanki hep senden korktum hep sevdim seni
sanki sözlerin altın varaklı kitaplarda çoğaldı açık yeşil torbalarda saklandı
sanki kün dedin bu sokaklar o yüzden boş bu oda ondan dağınık

sinsi kâbuslar tutarken elimden bilmecesini cevaplardım istiharelerin
ah ben ne çok severdim yağ kutularından fışkıran fesleğenleri
açıl derdim kapılara ve açılırlardı beni dışarıda bırakarak her seferinde
şiirler okurdum hiçbir dilde yazılmamış, âşık olunmamış kadınlar severdim
intiharla biten romanlar alırdım, anlardım ölümün sevgili bir sayvan olduğunu
köleler gölgeleri özlerdi, ben utanırdım sana biriktirdiklerimden
gel de al bu kesilmiş saçlarımı saçılmış uykularımı bitmemiş şiirlerimi
sen ol dersin ve olur, dolar sokaklar taze kokular yükselir karakara odalardan


Faris Kuseyri