4 Mart 2012 Pazar

Paramparça Şiir

Paramparça Şiir

Sekiz Parça Erik Satie için

I
Saçlarını at kuyruğu yapan bir
kadındı, o ölümsüz nisan sabahı.
Bahçeler kestane, diken ve çocuk
topluyordu hâlâ. Bir bakıyorduk,
serin bir soluk taşıyordu sucular.
Saçlarını kısraklara doluyordu kadın

Ne zaman birbirimizi görsek, daha
o anda başkalarıydık. Bir mazgala
alıyorduk elimize, en kuytu, en
tedirgin tahtalara altın buluyorduk
titreyen, uzun parmaklarımızla. Bir
soru sorsalar, hemen susuyorduk.

II
İşte böylesine anlaşılmaz, birbirimize
durmadan yetebilecek kadar eksiktik.
Saçlarını altına dolayan ölümsüz bir
kadındı o, bize en kurak çağlarımızda
olanca hızıyla akan, en durgun, kısır
anlarımızda gür bir orman kazandıran

Gene de topaldık bütün ayaklarımızın
üstünde, kör, duygusuz ve tekildik
kalabalığın ortasında. Umutsuzduk,
seyrek ağaçlar gibi. Soğuk ve gergindik
Bir ülkeden ötekine hiç durmaksızın
yabancıydık. Doyumsuz bir kısraktı
kadın, katı irisimizde

III
Ne zaman öldük? Ve kimlere kaldı
bizden artan kuşku, herbirimize dar
gelen gövde ve kısık, gizli sesimiz?

Başkalarıydık, kestanelerin arasından
Geçen, nereye gömülsek. Silik, kadife
kişilerdik anıldığımız yerlerde. Ve
inceden inceye gelişen, beklenmedik,
zorlu sağanakları taşıyan bir rüzgârdı

bizi o bahçelerde unutturan. Oysa,
sonsuz bir anı, eskimez bir albümdük
esrik beşiklerin dibinde. Sonrasız
bir kazançtık daha yitirildiğimiz anda.
Umulmadık, loş bir görümdü kadın.

IV
Kış, çoğu kez geç inerdi bahçeye.
Parmaklıklara işleyen nemdi, ilk
sabah. Dağılan, gitgide seyrelen
ışıktı, sonradan. Akşamla birlikte
çıplak, yalın bir korku sinerdi
tahta sıralara. Gecenin çoğalan
etinde göçten artan kuşlar gibi
umarsız ve telaşlı, kovuk arardı ses.

Güçlüydük güz geldiğinde; sorumlu,
kesin ve tümeldik. Yağmur altında
ne bir şemsiye, ne bir saçak kollardı
kadını: uzak gemilerden beklenen
sessiz, apayrı yolculardık. Gizli
koyaklardan yabanıl kısraklar fırlardı.

Enis Batur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder